BASIN AÇIKLAMASI

Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti ve 54 Eczacı Odası adına Türk Eczacıları Birliği Genel Sekreteri Ecz. Arman ÜNEY tarafından, 24 Haziran 2016 Cuma günü Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde dört  eczacının canice katledilmesine yönelik yapılan basın açıklamasıdır.

 

Değerli Meslektaşlarımız,

24 Haziran Cuma günü burada, bu kapıların, bu duvarların arkasında meslektaşlarımız Ecz. Gürsu Ulaşan, Ecz. Hikmet Türk; Ecz. İlknur Yüce, Ecz. Özler Kiriş, görevleri başındayken canice bir katliama uğradılar. Herşeyden önce ailelerine, yakınlarına, arkadaşlarına sabır, tüm eczacılık camiasına başsağlığı diliyoruz. 

Değerli Basın Mensupları,

Burada öldürülen meslektaşlarımız, bu mesleği yapmak için beş yıl üniversite sıralarında dirsek çürütmüş, hastanın ilaca sağlıklı ulaşmasını sağlamayı görev edinmiş ve kamunun malını korumaya çalışan memurlardı. Ankara Üniversitesi’nin memurlarıydı.

 Konu yargı sürecinde daha da netlik kazanacaktır ancak bizim duyumlarımıza göre, kamunun elinde tuttuğu çok pahalı bazı ilaçlara yönelik usulsüzlüğü fark etmiş ve üstüne gitmişlerdi. Meslektaşlarımız, deyim yerindeyse ellerini arı kovanına soktukları, bir rant düzenini engellemeye çalıştıkları için öldürüldüler, acımasızca katledildiler. O yüzden, bizim için onları öldüren eller sadece bir tetikçiye aittir, bunun arkasında azmettiriciler de varsa, onlar da mutlaka bulunmalı ve yargı önüne çıkartılmalıdır. Hastanın ilacına, kamunun malına göz diken, bu uğurda meslektaşlarımızın canını alan bir şebeke varsa cezalandırılmalıdır. 

Değerli Basın Mensupları,

Bu elim olayda belki de meslektaşlarımızın canından olmasını, görev şehidi olmasını engelleyecek bir dizi önlem alınmamıştır. Meslektaşlarımız, aleyhinde tanıklık ettikten sonra “sizi kurşun manyağı yaparım” diyen katil hakkında Savcılık nezdinde suç duyurusunda bulunmuş, ancak katilin silah bulundurma ruhsatı olmasına ve o silah hastane eczanesinde durmasına karşın bize yansıdığı kadarıyla hiçbir girişimde bulunulmamıştır. Yine bildiğimiz kadarıyla meslektaşlarımız başhekimlik nezdinde de kısa süre önce girişimlerde bulunmuş ancak bu başvurudan da sonuç almak için geç kalınmıştır. Katil, soruşturmanın bitmesini beklememiştir.   

Sonuç olarak meslektaşlarımız, defalarca canlarının tehlikede olduğunu haykırmış, ancak kamu çalışanı bu eczacılarımızı, kamunun malını korumaya çalışan bu eczacılarımızı hiç kimse dikkate almamıştır. 

O yüzden bu ölümlerin her işyerinde olan sıradan olaylar olarak anılması, geçiştirilmesi, sıradanlaştırılması hukuka sığmadığı gibi, ahlaka ve vicdana hiç sığmaz.

 Değerli Basın Mensupları,

Çok sevgili meslektaşlarım,

Ankara Üniversitesi’nin rektörü, meslektaşlarımızın en yüksek idari amiri, bu sözleri söyleyerek, öfkemizi ve isyanımızı üçe, dörde, beşe katladı. Memurların can güvenliğini korumakla görevli rektör, dört meslektaşımızın korunmasında aciz kalmakla yetinmedi; bu olayı normalleştirmek için de olağanüstü çaba sarf etti, meslektaşlarımızın ailelerinin ve arkadaşlarının acısına tuz bastı. Bu katliamı sıradanlaştırıp güvenlik zaafiyetini gözlerden saklamak için katliamı “eczane içindeki uyuşmazlıklar”, “bunalım içindeki bir eczane çalışanı” gibi ifadelerle başsağlığı bile dilemeden aktardı. Kendisi bilsin ki, bizim ondan gelecek başsağlığına da bundan sonra kapımız kapalı. Çünkü bu olayı önleyemeyenler de bunun hesabını verecek. Biz de bunun takipçisi olacağız. 

Değerli basın mensupları,

Yıllardır dilimizde tüy bitti. Kamu eczacılarımızı morgların yanında, nefes almanın bile zor olduğu, telefonları çekmediği karanlık hastane köşelerinde, niteliksiz, eğitimsiz personel ile çalıştıran bu anlayış değişmedikçe, eczacıya sağlık çalışanı olarak gereken değer verilmedikçe, bu cinayetlerin artmasından çok korkuyoruz. Korktuğumuz başımıza geliyor, hem de göz göre göre geliyor. Keşke hiç yaşanmasaydı ama bu katliam da gösterdi ki, bu talebimiz sadece mesleki haysiyet meselesi değil, aynı zamanda can güvenliği meselesidir. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin tırmandığı bu günlerde, sağlık çalışanını şiddet uygulanabilir kılan, onların saygınlıklarını korumayan yapıdır. Sağlık çalışanlarının mesleklerine ve saygınlıklarına yaraşır koşullarda çalışmasını beklemek de bizlerin en doğal hakkıdır. Daha fazla canımızı, daha fazla meslektaşımızı kaybetmeden, bugün, hemen, kamuda çalışan eczacılarımızın çalışma koşulları düzeltilmelidir.

Sevgili meslektaşlarım,

Acımız çok büyük, ama öfkemiz ve isyanımız da bir o kadar. 

Biz Türk Eczacıları Birliği ve 54 Eczacı Odası olarak dört meslektaşımızın ailelerinin ve doğmuş, doğmamış çocuklarının ablaları, abileriyiz. Onlar bize emanet. Meslektaşlarımızın davaları bize emanet. 

Bizler, Türk Eczacıları Birliği, tüm bölge eczacı odaları ve 32.000 eczacı tek yürek, tek ses, bu katilden, azmettiricilerinden, ihmal edenden hesap soracağız. Unutmayacağız! Unutturmayacağız! 

 

TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ

VE 54 BÖLGE ECZACI ODASI